Çöpüne Sahip Çık gönüllüsü Harun Demircioğlu, kurumsal gönüllülük ile ilgili deneyimlerini kaleme aldı.
Keyifli okumalar dileriz.
Çöpüne Sahip Çık Vakfı
Yazar: Harun Demircioğlu-adesso Turkey Kıdemli İç ve Kurumsal İletişim Uzmanı ve Sivil Toplum Konuşuyor Platformu Kurucusu
Bu yazının konusu toplumla olan etkileşimimizi yeniden değerlendirmemizi sağlayacak bir soru etrafında şekillenecek: "Siz neden henüz kurumsal bir gönüllü değilsiniz?" Bu, elbette bir eleştiri değil, fakat gezegende ve toplumda yer edinmiş fırsatları değerlendirebilmemiz, dünyanın ve toplumun meselelerinde çözümün bir parçası olabilmemiz için samimi bir çağrı.
Size kahve molalarınızı, iş yemeklerinizi ve hatta ofiste geçirdiğiniz yoğun saatleri farklı bir perspektiften değerlendirmenizi sağlayacak bir konu hakkında yazıyorum: Kurumsal Gönüllülük. Evet, belki de ilk defa duyuyorsunuz bu terimi. Ama emin olun, iş tatmininizi, çalışma deneyiminizi ve belki de hayatınızın tamamını değiştirebilir. "Ben ne yapabilirim ki?" diyorsanız, bu yazı tam size göre!
Şimdi gelin kurumsal gönüllülüğün temellerine birlikte bakalım:
Gönüllü olmak sadece "yardım etmek" değil, aynı zamanda “çözümün & dönüşümün bir parçası olmak”, "öğrenmek" ve "gelişmek" anlamına da gelir. Çünkü gönüllü olma bilinci, bizi birçok yeni kapının anahtarını taşıyan etki odaklı bir seyahate çıkarır. Birey olarak sahip olduğumuz yetenekler, biriktirdiğimiz uzmanlıklar ve ilgi alanlarımız, sivil alan ve toplumsal meseleler için gerçek birer hazine olabilir. Mesela, bir grafik tasarımcısı olarak çocuklar için eğitici kartlar tasarlamak, bir pazarlamacı olarak küçük sivil toplum kuruluşlarının sosyal medya hesaplarını yönetmek, bir doktor olarak aşı kampanyalarına destek olmak gibi.
Gönüllü olma bilinci, çalışanların kariyerlerinin yanı sıra, kişisel gelişimlerini de olumlu şekilde etkiler. Örneğin, bir çalışanın bir gıda yardım organizasyonunda gönüllü olarak çalışması, ona toplumdaki yoksulluk ve açlık konularında derinlemesine bir anlayış kazandırır. Bu, aynı zamanda, çalışanın empati yeteneklerini ve topluma olan duyarlılığını artırır.
Çalışanlarını gönüllü çalışmalara teşvik eden şirketler, sadece dünyaya ve topluma sorumluluğunu yerine getirmekle kalmaz, aynı zamanda markalarını da güçlendirirler. Toplumda ve sektörde olumlu bir itibar kazanmak, şirketin geleceği ve finansal sürdürülebilirliği için kritik öneme sahiptir.
Gönüllü çalışmalar genellikle rutin işlerin dışına çıkmayı gerektirir ve bu, çalışanların yaratıcılıklarını kullanmalarına olanak tanır. Örneğin, bir çalışan, şirketin bir çevre temizliği projesinde yer alabilir ve burada sürdürülebilir atık yönetimi gibi konular hakkında inovatif fikirler üretebilir.
Kurumsal gönüllülük, toplum ve çevreye olan etkisi ile de bir hazine gibidir. Çalışanların gönüllü olarak katıldığı projeler, yalnızca anlık yardımlar sağlamakla kalmaz, aynı zamanda uzun vadeli ve sürdürülebilir dönüşümlerin yolunu açar.
Kurumsal aidiyet, çalışanların iş yerlerinde kendilerini kurum vizyon ve misyonu doğrultusunda yapılan işlerin değerli ve anlamlı bir parçası olarak görmesidir. Bu duygu, sadece iş performansını artırmakla kalmaz, aynı zamanda çalışanların deneyimini iyileştirerek kuruma olan bağlılığını da güçlendirir. Peki, kurumsal gönüllülük bu aidiyet duygusunu nasıl etkiler?
Gönüllülük faaliyetleri, çalışanların şirketin değerleri ve vizyonu doğrultusunda bir araya gelmelerini sağlar. Örneğin, şirketin temel değerlerinden biri "sürdürülebilirlik" ise, çalışanların bir araya gelip çevre için bir şeyler yapmaları, bu ortak değeri pekiştirir.
Gönüllü projelere katılan çalışanlar, farklı departmanlardan veya pozisyonlardan olabilirler. Bu tür etkinlikler, çalışanların bir takım olarak bir araya gelip bir şeyler başarmasına olanak sağlar. Bu süreçte, iş yerindeki iş ilişkisi temelli yapının ve iletişimin dışında bir arada olmak, çalışanların birbirlerini daha iyi tanımalarına ve iş yerinde daha uyumlu bir takım oluşturmalarına olanak sağlar.
Gönüllü faaliyetler, çalışanlara farklı uzmanlıklarını, yeteneklerini veya becerilerini kullanma şansı verir. Bu da bireysel özgüvenin artmasını, uzmanlıkların derinleşmesini ve yeterlilik duygusunun pekişmesini sağlar. Bu yeterlilik ve özgüven, çalışanların iş yerinde de daha etkili olmalarının ve kurum kültürü ile daha kuvvetli bağlar kurmalarının önünü açar.
Gönüllülük faaliyetleri, çalışanların kurum dışındaki topluluklar veya organizasyonlarla da bağlantı kurmalarına olanak sağlar. Bu, sadece bireysel olarak değil, kurumsal olarak da yeni etki odaklı iş birliklerin kapılarını açabilir.
Gönüllülük faaliyetleri aracılığıyla oluşturulan kurumsal aidiyet, çalışanların hem kendileri ile hem de çalıştıkları kurumlar ile anlamlı bağlar kurmalarına olanak sağlar. Bu da hem bireysel hem de kurumsal anlamda sürdürülebilir bir başarıyı ve mutlu çalışan deneyimini beraberinde getirir.
Bir kurumda çalışırken, çevre bilincini ve sosyal fayda odaklı çalışmaları teşvik etmek, aslında dünyaya ve topluma çok daha büyük bir etki yaratmanıza olanak sağlar. Kurumsal katılımla gerçekleştirilen bir ormanın korunması, su tasarrufu veya yerel toplulukların eğitilmesi gibi projeler, bir bireyin tek başına yapabileceğinden çok daha büyük bir etki yaratır.
Sosyal fayda odaklı yaklaşım kurumsal gönüllülüğün de temel taşlarından biridir. Bu tür projelere yatırım yapmak kurumunuzu ve çalışanlarınızı değişimin öncüleri yapar. Hem kurumunuz hem de çalışanlarınız için "iyi" olanı yaparken, aynı zamanda daha "iyi" bir toplum ve daha "iyi" bir gelecek yaratmak mümkündür.
“Peki ben ne yapabilirim?” diyorsanız...
Bir çalışan;
Her biri farklı yetenekler ve ilgi alanlarını temsil eden bu örnekler, kurumsal gönüllülüğün çalışanlara sunduğu çeşitli faydalardan yalnızca birkaçını gösteriyor. Böyle bir katılım, çalışanların hem iş ve yaşam tatminleri hem profesyonel hem de kişisel gelişimleri için önemli bir adım olacaktır.
Kurumlar, çalışanlarını gönüllü çalışmalara yönlendirebilmek için esnek çalışma saatleri sunabilir, resmi olarak sosyal fayda izni tanımlayabilir, sosyal fayda projelerini kurumsal hedefler arasına alabilir veya çalışanların kendi gönüllü projelerini sunmaları için platformlar oluşturabilir.
Sivil topluma gönüllü destek sağlamak ve sosyal bir faydanın parçası olmak, bir birey olarak sadece sizin değil, çalıştığınız kurumun da gelişmesine katkı sağlar. O zaman "Siz neden henüz kurumsal bir gönüllü değilsiniz?" sorusuna verilecek cevap, aslında bir eyleme dönüşmelidir, ne dersiniz? Çünkü gönüllü olmak, yalnızca dünyaya ve topluma değil, aynı zamanda sizin ve kurumunuzun geleceğine de yatırım yapmaktır.
Sonuç olarak, kurumsal gönüllülük hem bireyler hem de kurumlar için çok yönlü faydalar sunan, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Şirketler, bu değerli kaynağı çıkarmak için çalışan gönüllülüğünü teşvik ederek hem kendi gelecekleri hem de dünyanın ve toplumun geleceği için pozitif bir etki yaratabilir.